28 Nisan 2014 Pazartesi

Şafak 26...

Yine yanıbaşımdasın. Aramızda bir duvar var yalnızca. Yan duvarımdaki odada uyuyor sevdiğim. Beni her zamanki gibi uyku tutmuyor yine. Uzun zamandır elime almadığımı farkediyorum klavyemi. Başlıyorum hemen yazmaya. Dökülüyor içimden tonlarca kelime aslında. Haykırarak anlatmak istediğim...

Şafak 26...Az kalmış be aşkım doğumgünlerimize :) Merakla bekliyorum,iple çekiyorum aynı zamanda sürprizimi istediğim gibi gerçekleştirebilmek için. 

Bahar sensin bana,gülüşün cennet...

Aklım almıyor, almak istemiyor. İnsan neden her güzel şeyi yaşamaya devam etmez de hep başka şeylerde gözü kalır. Günlerdir kafamı kurcalıyor bu durum. 

Çok seviyorsun birini. Canını verecek kadar çok hem de. Her şeyden daha değerli oluyor o insan senin gözünde. Her şey yapmak istiyorsun onu mutlu edebilmek için. Yüzündeki gülümsemenin sebebi olmak istiyorsun. Her gününün güzel geçmesini sağlamak, seninle olduğu için her gün her an şükretmesini istiyorsun. 

Bunun olmasını o kadar çok istiyorsun ki çok korkuyorsun aynı zamanda. Ya onu kaybedersem diye üzülüyorsun, ya elimden kayıp giderse diye kederleniyorsun. Tüm bu olumsuz durumlar olmasın diye uğraşlar veriyorsun. Tüm sınırlarını zorlayarak, yapmayacak olduklarını bile yapıyorsun belki onun için. İkinizin mutluluğu için... Hep daha fazlasını, daha iyisini istiyorsun onun için, mutlu bir ömür için. Senin gözünde her şey çok güzel ilerliyor. Evet diyorsun onu mutlu edebiliyorum, benimle olduğu için şükrediyor her saniye. Kalplerimiz hep bir olacak, beni çok seviyor diyorsun. Buna kalpten inanıyorsun. Her şeyden daha çok inanmak istiyorsun belki de buna.

Sonra karşındaki insansa başka türlü düşünüyor. İşte sıkıntı tam da burada başlıyor. Nasılsa beni seviyor, beni terketmez ki zaten. Benden kopamaz ki diyor. Bunu düşünerek yapmaması gereken bir ton şey yapıyor. Oysa düşünce yapısı o kadar yanlış ki... Benim onun bu sonsuz sevgisini, sadakatini haketmem için onu hiçbir zaman üzmemem, en az beni mutlu ettiği kadar onu mutlu etmem gerek diye düşünmesi lazım. Ona olan sadakatini artırması gerektiği yerde, ondan uzaklaşması ne kadar mantıklı acaba? Hayır bir de neden bu fikirler hep erkeklerin aklına gelir acaba? Neden ben hiç böyle düşünmüyorum? Neden ben hep olumlusu olsun diye düşünüyorum da erkekler "Acaba nasıl kaytarabilirim? Nasıl istediğim diğer kötü şeyleri de yapabilirim?" Diye düşünüyor, henüz anlamış değilim. Biri de çıkıp bana şunun mantıklı bir açıklamasını yapsın. Sal ipini gitsin mi yani? 

İşte yine korkular gelmiş hoşgelmiş. Ne zaman terkedeceksiniz beni acaba? Bıktım artık korkmaktan. 
Sanırım tüm korkularım başıma gelecek ve ben o zaman vazgeçeceğim korkmaktan. 

20 Nisan 2014 Pazar

Başa bela bağlanıyorsan...

Bu arada ruh halimin kesinlike müzikle bir ilgisi olmalı. Şu an acayip mutlu ve enerjik hissediyorum kendimi. Aksi geçerli olduğu durumlar da mevcut fakat. Oldukça neşeli olup, bir anda mutsuz da olabiliyorum. Lanet olsun İkizler burcu...

Bu vaziyetler hayra alamet değil de durdum düşündüm.
Yine niye beni buldu eziyetler aklımı nerde düşürdüm ;)
Sanırım benim güven problemim seninle ilgili değil de daha çok kendimle ilgili. Kendimden dolayı korkularım, umutsuzluklarım, endişelerim. Düşündüm de uzunca, değiştirmek benim elimdeyken niye üzüyorum kendimi bu kadar. Evet bundan sonra ciddi ciddi karar vermemin sonuçlarını göreceğiz. Bu sefer gerçekten çok ciddiyim. Çünkü mutsuzluğuma neden oluyor bu rahatsız olduğum durum. Saçma bir cümle oldu bu yaaaa. Rahatsız olduğun bir durum zaten mutlu olmanı sağlamaz ki. Sanırım cidden ruhen iyi bir dönemimde değilim. Yarın yeni hayatımın ilk günü :) Hoşgeldin yeni hayatım.

Şu an kulaklarımda İrem Derici - Zorun Ne Sevgilim

Senin benimle zorun ne sevgilim, bu kalbi kırıp kırıp neden parçalıyorsun :) 

Açık açık anlat sorun ne sevgilin, neden şimdi yeni bir savaş başlatıyorsun.

Böyle bir durum yok tabiki de aramızda ama şarkı güzel bence :) 

Bana nedense enerji veriyor, belki de ritminden kaynaklanan bir durum.




Herkessin...

O,başta yalnızca sevgiliniz oluyor sizin. Sonra zaman ilerledikçe bir bakıyorsunuz, birlikte dedikodu yaptığınız bir arkadaş, dertlerinizi paylaştığınız bir dost, üşütme diye koruyan bir anne, o kim? bir daha konuşma onunla diye karışan bir abi, eve sakın geç kalma diyen bir baba olmuş. 

İnsanlar sizi dışarıdan yalnızca sevgili sanıyorlar. Oysa değil. Çok daha fazlası. Siz onun "herkesi" oluyorsunuz zamanla, o da sizin.

İşte sevdiğim sen de benim herkesimsin. Ve sen hiç gitme olur mu?

Çünkü sen gidersen, seninle birlikte herkes gider. Ve ben yapayalnız kalırım.

Çok özledim...

Dün görüşemedik
İki yüzyıl görüşememişiz gibi geldi bana
Ve üç yüzyıllık göresim seni...

18 Nisan 2014 Cuma

Israrcı sorularımın sebebini bir bilsen keşke. Keşke bu soruların altında yatan sebebi bilsen. Seni üzmekten o kadar çok korkuyorum ki. Mutsuz olmana sebep olmaktan. Kırmaktan, incitmekten. Ödüm kopuyor seni üzgün görmekten, huzursuz olduğunu hissetmekten. Böyle bir durumun sebebi olduğumu bilmektense, ölmeyi tercih ederim. Seni sıktıysam, ısrarcı sorularımla boğduysam özür dilerim aşkım. Biliyorum eğer boğulduysan da haklısındır. " İyiyim ben " dedikçe sen, ben sana hala nasıl olduğunu soruyorum. Ama tüm bunların bir göstergesi var aşkım. Ben seni deliler gibi seviyorum. En değerlim olduğun için, senin saçının teline bile bir zarar gelmesi beni o kadar derinden yaralar ki. Bunu en iyi sen bilirsin. Biliyorum sen de benim için böyle düşünüyorsun çünkü. Ama sen benim en değerlimsin işte çok seviyorum seni. Hep bu sonsuz sevgimin sonucu tüm bu düşünceler...

16 Nisan 2014 Çarşamba

Evdeyim zannediyorsun bugün. Bense yanına gelmek için planlar yapıyorum.  Seni mutlu edebilmek benim için en önemli şeylerden biri birtanem. Bence dün gece ses tonunda bir gariplik vardı ve içim seni iyi,mutlu,huzurlu görmeden rahat etmeyecekti. Ben de yanına gitmeyi planladım. Krispy Creme donut alayım mı gelirken sana? ;) Bir de caramel macchiato :)  Alıcam zaten.

Ufak bir sürpriz işte. Her ne kadar sen benim okuluma bir kez bile gelmemiş olsan da ben yanına gelmekten sıkılmayacağım hiç. Tek endişem seni zor durumda bırakmak çalılıyorken. Bu sebeple araya çıktığın anı gözlemleyip o zaman böööööö diyeceğim ve karşına çıkacağım :p Şaka bir yana sevdiğim cidden geliyorum haaaa. Hatta başka bir şey yapacağım filan desem de sana daha mı çok şaşırsan geldiğime? Neden olmasıııııınnnn ;) 

Dün doldurduk tamı tamına 10 ayımızı. Dile kolay 10 ay. Daha nice 10, 100 aylara sevdiğimmm benim. Seni çok seviyorum.seni her şeyden çok seviyorum. Yalnızca seni böyle seviyorum. Bu arada şafak 38, Kayseriiiii :) Gelsin artık doğum günün, lütfeeeeennnn ;) 



13 Nisan 2014 Pazar

İnsan kendi gösterdiği hassasiyeti, karşısındakinden de görmeyi istiyor. Bulamayınca da sorun çıkıyor işte. 1 hafta öncesinden en ince ayrıntısıyla düşündüğüm planımız mahvoldu. Ağır konuştuğumun farkındayım ama durum bundan ibaret. Sabah erken uyanamadığın için tüm enerjimi alıp gittin, mutlu Merve'yi öldürdün. Affettirmeyi biliyorsun kendini ama keşke hiç olmasaydı böyle. Seni her durumda her şeye rağmen çok ama çok seviyorum. Seveceğim de. Keşke hiç üzülmeseydik, keşke tüm bunlara gerek kalmasaydı. Seni çok seviyorum. 

Ben de birçok fedakarlık yaptım bu planımızı gerçekleştirmek için. Anlattım bunların bir kısmını sana. Burada da açıkça ifade etmenin gereği yok şimdi. Empati yap bakalım sen benim yerime kendini koy, nasıl davranırdın? 

Bu çiçeğe gözüm gibi bakacağım. Ama emin ol kalbimi bu çiçekle değil başka şeylerle kazandın. Önüme tırla çiçek yığsan da diğer şeyler olmasaydı benim moralim geri gelmezdi. Eski Merve kolay kolay geri dönemezdi.




Senin benim için ne kadar değerli olduğunu bilsen aklını kaybedebilirdin. Seni her şeyden çok seviyorum. Her şeyden daha değerlisin benim için. Tahmin edemeyeceğin kadar büyük aşkım sana karşı. Hani sen hep diyorsun ya şaşırıyorlar bizim hiç kavga etmememize diye. Bugün ben de bir arkadaşımın şaşkınlığına şahit oldum baksana. Maşallah diyelim :)



12 Nisan 2014 Cumartesi

Azıcık da romantizm ;)

Bir Trakyalı olan bana şu şekilde gelsen bile mutlu olmamı sağlayabilirsin. Sonuçta o da bir çiçek :D





11 Nisan 2014 Cuma

İlk mesaj...

Her şeyi başlatan o mesaj mıydı? Görünürde oydu belki ama öncesi vardı bu mesajların. Bu iki güzel insan aslında 15 haziran günü başlatmıştı her şeyi. Eray'ın gözlerini Merve'den alamaması, Merve'nin saçma sapan bahanelerle Eray'ın yanına gitmeye çalışması aşklarının en şirin belirtileriydi işte. Ama belki Eray o ilk mesajı atmasaydı, Merve hiçbir zaman anlatamayacaktı duygularını Eray'a. Karşılık görememekten korkarak içine hapsedecekti hissettiklerini. Elbette ki öyle olmadı. 17 Haziran günü Eray'ın atmış olduğu bu mesaj, internet paketinin bittiğinin bahanesiyle birbirlerinin telefon numaralarının öğrenilmesi ve dahası...Hepsi bu güzel aşkı ilişkiye dönüştürme çabalarıydı işte. Şimdi dönüp baktığımızda geriye, yüzümüzü güldüren bizi mutlu eden anılar olarak hatırlıyoruz hepsini.



7 Nisan 2014 Pazartesi

Şafak 47


Bana çiçekler, hediyeler almak zorunda değilsin. Almam gereken en güzel hediyeyi ben çoktan almışım zaten daha ne olsun ki...



6 Nisan 2014 Pazar



Tam da böyle olmak istiyorum seninle. Sence de çok şirin değiller miiiii? :) ;)




Az önce karşılaştım şu yazıyla. Okudum önce yavaşça. Sindire sindire cümleleri. 1 kez okumak yetmedi. Birçok kez okudum,düşündüm. Yazan kişinin neleri düşünerek, neleri dileyerek yazdığını düşündüm bu satırları. Okurken hiç yabancısı olmadığım aklıma geldi tüm bunların. Adeta cümlelerin içinde tüm bunları sanki yıllardır yaşıyormuşçasına kayboldum. Sonra dedim ki kendi kendime. İşte Merve siz olması gerektiği gibi olduğunuz için mutlusunuz. Herkesin arayıp da erişemediği, erişmesi zor olan değerli bir şeye sahip olduğunuz için, değerlerinizin farkında olduğunuz için durum böyle. Kötü şeylerin sonsuz sevginizi öldürmesine izin vermediğiniz için çok mutlusunuz. Bir sorun olduğunda büyütmek yerine, oturup konuşabildiğiniz için ve sonrasında ortak bir karara anlayışlı bir şekilde varabildiğiniz için birbirinizden vazgeçemezsiniz işte.


Darısı başımıza demek geliyor içimden :)

Çok güzel geçen bir gecenin ardından geriye umutlar, iyi dilekler kalıyor. Ömürleri boyunca bugünkü mutlulukları,huzurları sağlıklı bir şekilde birlikte devam etsin inşallah deniyor.  Aynı şeyleri yaşayacağımız günleri iple çekmek istememde bir sakınca var mıdır acaba?  Bence yoktur, olmasın yaaaa. O mutlulukları yaşayacağımız günleri görmek istiyorum. Eğlendik, güldük, oynadık, kurtlarımızı döktük. Geriye de bu güzel anılar kaldı nişan gecemizden. 





3 Nisan 2014 Perşembe

Kolada yazmış yazmamış ismin, ne önemi var. Kalbime, aklıma, ruhuma, ömrüme yazmışım seni. Alın yazım olmuşsun. Gerisi önemli mi? Ama böyle de bir şey yapmak geldi içimden bugün ;) Sevdim, hoşuma gitti. Şafak 51 şu anda. Şafak saymalardan bıkmamış gibi, yine başladı geri sayımlar. Daha da devam edecek maalesef. Askerlik, evlilik...Gelmesini istediğimiz güzel olaylar, bitmesini bir an önce istediğimiz engelleri atlatmak için geri sayımlara devam. Güzel güne 51 gün kala her gün yazmak istiyorum artık sana. Elimden geldiğince bir şeyler yazabilmek, anlık duygularımı aktarabilmek. Can dostumla paylaştım bugün şu an okuduğun yazılardan oluşan blog hediye fikrimi. Onun sana nasıl ulaştıracağım fikrini oldukça beğendi. Çok tatlış buldu hatta :p Ben de iple çekiyorum bu hediyenin sana ulaşacağı günü. Umarım her şey planladığım gibi gerçekleşebilir. 



Seni deliler gibi seviyorum aşkım. Olur da seni üzersem aç blogunu oku lütfen tamam mı? Olur da seni istemeden kırar, kızdırırsam eğer, senden asla vazgeçemeyeceğimi hatırlaman için oku bu satırları. Çıkar bulunduğu yerden Merve'nin Braunschweig Günlüğü'nü. Aç sayfaları birer birer. Anla seni ne kadar çok sevdiğimi. Canımdan daha da çok sevdiğimi.

Korkularım boşa çıksın ne olur. Aşk ne kadar çoksa korkular da bir o kadar artıyor zamanla. Ama izin vermemek önemli olan o korkuların hiçbir şeyin önüne geçmesine.






Uykuya dalmam kolay olsaydı keşke seninki kadar. Düşünmeseydim başımı yastığa koyduğumda gün içinde yaşadıklarımı. Saatlerce konuşmak isteyip de mecburen kapatmak zorunda kalmasaydım telefonu. Senin daha önce yaşamış olduğunu en azından bir kez yaşayabilseydim. Sesinde uyuyakalabilmek... Gün içerisinde sensiz yaşadıklarımı her ayrıntısında sen varmışçasına seninle paylaşabilmek... Bu sırada bıkmadan usanmadan beni dinlerken sen, yanında olamamanın verdiği üzüntüyle kavuşacağımız günlerin hayalini kurarak dalabilmek uykuya. Sen beni uyuyor zannederken şu anda, dökülüyor kelimeler klavyemden. Özlüyorum seni her geçen gün. Senin için hazırlanan bu bloga ulaşacağın günü iple çekiyor, tepkilerini merak ediyorum. Neredeyse 1 yılı doldurmak üzereyken seninle, geçen zamanın çabukluğu şaşırtıyor beni. Bir yandan önümüzdeki uzun yıllar ise korkmama sebep oluyor istemsiz bir şekilde. Yaşanacak uzun yıllar umut vaadederken her ikimize de, sana olan sevgimi artırıyor bir yandan. Uykusuzluk vurdu yine ellere. Durmuyor durmak bilmiyor. Şu anda mışıl mışıl uyuyor sevdiğim. Ondan uzakta, daha da uzakta olma fikri korkutuyor beni. Hep yanıbaşımda olmanı istemek bencilleştiriyor bir yandan. 

Her gün seninle paylaşacak yeni bir şeye sahip olma umudunun güzelliğine sahibim. Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın ;)

1 Nisan 2014 Salı

Nefes Gibi Muhtacım Sana...

Şarkılar bu kadar anlamlı gelir miydi daha önce? Her kelimesinde aklıma getirir miydi seni? Getirir olmuş artık. Her dinlediğim şarkıda senden bir parça bulur olmuşum. Ne güzel ne anlamlı bir şarkıymış meğer http://fizy.com/song/kenan-dogulu-kursun-adres-sormaz-ki/1agmlk

Yakışmamışın Tam Tersi

Bu kadar mı zor iltifat etmek. İki güzel cümle söylemek. Aslında hiç de değil. Bir kez başladın mı gerisi gelecek be adam. Bu kadar mı zor çok hoştun diyebilmek. Bu kadar mı söylenilmez bu cümleler. Aslında hiç de zor değilmiş dimi birtanem. Başladın mı çorap söküğü gibi geliyormuş devamı. Gerçi bunları senden her zaman duymak da beni mutlu etmezdi. O zaman bir anlamı kalmazdı. Ara sıra duymak daha çok hoşuma gidiyor, bilesin ;) Ama bu gece beni çok mutlu ettin. Dolaylı yoldan ettiğin iltifatla başlayan cümlelerinin gerisi. Oldukça doğrudandı ;) "Hani yakışmamışın tersi var ya" Ben:Eveeeettt "Onun tam tersini düşün" Ben:Neymiş onun tam tersi :D bundan sonra ağzından dökülen kelimeler belki çok abartılı kelimeler değildi ama benim gibi oldukça küçük şeylerle mutlu olmayı bilen kişiler için dünyanın en büyük, en değerli şeyiydi. Sen bilemezdin nasıl mutlu olduğumu. Yapmamdan rahatsız olduğun bir durumu açıklamayı öyle güzel bildin ki sen, böyle oldukça ben hiçbirini yapamam ki artık :D  Çok güzel ifade ettin duygularını. Keşke her zaman bu kadar açık ve net olabilsen sevgilim ;) Ama olsun ben senin içini, duygularını çok ama çok iyi biliyorum. Önemli olan da onlar zaten. Ama her insan gibi ben de ihtiyaç duyabiliyorum bazen güzel sözler duymaya. Bu gece bana 2 3 ay gider artık :D aslında ne kadar da kolay işin. Bir kelime söyle 3 ay mutlu etmeye yetsin. İşte böyle biriyim ki ben. Basit şeylerle de mutlu olmayı bilebilen biri... Sadece bana karşı her zaman dürüst ol, arkamdan iş çevirme yeterlidir. Bu geceki mutluluğumu buraya yazmam gerekirdi. Çünkü sonrasında okuma zamanın geldiğinde ne kadar sevindiğimi anlamanı istiyorum. Hangi gece olduğunu hatırlayamazsan eğer sürprizi bulmaya çalıştığın gece bu gece sevgilim. Hani telefonu kapatmadan önceki söylediklerin benim bu geceki mutluluk sebebim. Mavi gömleğim, lacivert tişörtüm :D  Yakışmamışın tam tersi olsun hep inşallah onlar :D sen yanımda ol da hepsi bana yakışmamışın tam tersi olur zaten ;)