31 Mart 2014 Pazartesi

Ep gene Trakya bea...

Sevdiğimin gözlerinde gördüğüm yeşil denizi, trakya tarlalarında gördüm bugün. Her zaman güneş gibi ışıl ışıl parlayan o gözler gibi, trakya tarlaları da aydınlık saçıyordu her bir metrekaresiyle. Birkaç ay sonra alabildiğine sapsarı olacak bu tarlalar şimdiden yazın umudunu veriyordu herkese. Özlemişim memleketimi. Doğduğum yer-doyduğum yer kıyaslamasını yapabilmek çok zor benim için. Her şeye rağmen seviyorum Burgazımı. Geceleri kül kokan havasını, sıcakkanlı Trakya insanımı, samimiyeti, sıcaklığını özlüyorum. Ep gene Trakya beaa :)

Her ne kadar Trakyalı olmak bir "Şoparcık" etiketi yedirse de insana, ben o insanların tabiriyle "şopar" olmaktan da çekinmem ki. Günü kurtardıklarında ertesini düşünmeyen, her günleri eğlenceli,dertsiz, tasasız geçen bu insanların yerinde olmayı kim istemez ki. Onlar kadar geniş ve rahat düşünebilmek isterdim. Dertlerimi kafaya takmamayı başarabilmek, oluruna bırakmak...

Ayyaş etiketi de başka bir yönü Trakyalı olmanın. İçkinin bu kadar çok tüketildiği ama bir o kadar da serseriliğin o kadar az olduğu başka neresi vardır ki? Seviyorum işte var mı diyeceğin? :D Seviyorum memleketimi. Her ne kadar gittiğimde can sıkıntısından patlasam da seviyorum. Sevmeye de devam edeceğim. Bulamadım Trakya insanının sıcaklığını hiçbir yerde. Modernliğini, geniş düşünebilmesini...

Gitsem bile çok uzaklara, dönüp dolaşıp özleyip geleceğim yer buralardır. Sıkılırım belki ama köklerim beni her zaman buraya çağıracaktır. İyi ki Trakyalıyım bea, iyi kii ;)

29 Mart 2014 Cumartesi

Her şerde bir hayır, her hayırda bir şer vardır..

En azından gördüm birtanemi. İyi olduğunu biliyorum. Geri döndürebilsek keşke zamanı. Keşke hiç yaşamasaydık o üzücü olayı. Keşke şu an sağlıklı bir şekilde yatıyor olsaydın yatağında. Şükrediyoruz her şeye rağmen. Daha büyüğünden korunduğumuz için, başımıza daha kötüsü gelmediği için teşekkür ediyoruz. Ucuz atlattığımız için teselli ediyor, olan ile ölene çare olmadığını biliyoruz. Zamanda yolculuk icat edilmedi henüz. Şimdilik durum bundan ibaret. Sen hasta yatağında zedelenmiş kolunla yatarken ben yaklaşan doğum günün için planlar yapmaktayım her şeyim. Gerçi daha 1 aydan fazla zaman var ama sen benim en değerlim olduğun için ben bir sene öncesinden planlar yapmaya bile başlayabilirim. Her doğum günün bir öncekinden güzel, bir öncekinden şaşırtıcı olmalı bence. Benden önce başka başka kişilerle kutlamış olduğun 24 adet doğum gününün acısını 24 Mayıs gününü takip eden 24 gün boyunca kutlasak yine de çıkaramayız ama ne yapalım biz de önümüzdeki maçlara bakacağız artık :D  

Pastada son kararım rainboww ;) Seninle geçecek her günüm bu pastalar gibi olsun sevdiğim. Kara kara bulutlar çekilsin üzerimizden. Her günümüz bu pasta kadar tatlı, bu pasta kadar renkli ve gülümsetici olsun sevdiğim. Her rengi barındıralım yüreğimizde, günümüzde. Ama hiç biri bizi mutsuz etmesin. Aksine sevinçlere boğsun bizi. Ağzımız kulaklarımızda olsun her daim. Olmazsa bile biz oldurabiliriz değil mi aşkım :)






Sen benim en değerlim, en kıymetlim, hayatım, hayatımın anlamısın. Her şeyin en güzelini hakeden, bu yüzden de bazen kızdığım bazen de kızdırdığımsın. Ama aynı zamanda da ne olursa olsun vazgeçemedğim, vazgeçemeyeceğimsin işte. Seni içime çekerken sende kayboluyorum ve bunu çok seviyorum. Dudaklarıma iz bırakan teninde değil kokunda, ruhunda, zihninde, seni sen yapan her hücrende sana karışıyorum, seni bende hissediyorum. Ve seni her şeyinle çok seviyorum. Çok seveceğim. Canımdan çokk...




28 Mart 2014 Cuma

Haklı olmak istemiyorum.

Keşke haklı çıkmasaydım. Sana "kendine dikkat et" derken her zaman, olabilecek tüm alternatifler geçiyor aklımdan. Eve gelip beni arayana kadar sen, içim hiç rahat olmuyor. Her an başına bir iş gelmesinden korkuyorum. Al işte korktuklarım geldi başına. Keşke haklı çıkmasaydım da sana bir şey olmasaydı. Hep diyorum işte ben hep diyorum, sen kendini hiç mi hiç düşünmüyorsun, kendine hiç dikkat etmiyorsun, seni sevenleri ise hiiiç düşünmüyorsun diye. Ben demiştim demek istemiyorum. Ama ben demiştim be sevgilim. Kendine dikkat et lütfen demiştim. Sense yalnızca maça gideceğini söylemiştin. Al işte ne oldu. Basit bir maç olarak gördüğün olay seni hastaneler düşürdü. Sağlığından etti. Şu anda yanında olamadığım için içim o kadar huzursuz ki. Sen oradasın ve ben şu an hiçbir şey yapamadığım için, yanında bulunamadığım için vicdan azabı çekiyorum. Elimden sadece dua etmek geliyor. Umarım kötü bir şey yoktur. Keşke haklı olmasaydım. Sana kendine dikkat et derken bunlardan korkuyordum işte. Ben demiştim aşkım. Ben demiştim demek istemiyorum ama ben demiştim sana. Haklı olmak istemiyorum ben, sadece senin iyi olmanı istiyorum. Korktuklarımın başımıza gelmesinden nefret ediyorum. Yanında olabilmek istiyorum. Offf offf offf...

26 Mart 2014 Çarşamba

Sonsuza kadar...

Seni canımdan çok seviyorum. Seni deliler gibi seviyorum. Seni her şeyden çok seviyorum. Üzsem de üzülsem de çok seviyorum. Seveceğim. Kalbim artık senin. Üzülmem, sinirlenmem sevgimi azaltmaz. Seni seviyorum. Seni üzmek istemiyorum. Beni üzmeni istemiyorum. Üzülmemizi istemiyorum. Seni çok seviyorum. Seni hala ilk günkü gibi seviyorum. Azalmadı, arttı aksine. Giderek de artacak bu sevgi. Gözlerine baktığımda hala ilk günkü gibi hissediyorum. Titriyor bacaklarım, uçuşuyor kelebekler midemde, kalbim 2 km koşu yaptıktan sonraki attığına bin basıyor seni gördüğüm zamandaki atışlarıyla. Ben hala tanıdığın Merveyim. Sen hep şu anki Eray kal. Değişme, sevdiğim adam kal. Sen eskime. Yıllar sonra gözlerine baktığımda aşık olduğum adam işte bu diyebileyim. Seni deliler gibi seviyorum. Seni canımdan çok seviyorum. Seni her şeyden çok seviyorum. Seveceğim de...
Duymuş olduğum kelimeler sevdiğim adamın, ömrümü adadığım kişinin ağzından çıkmış olamaz. Olmamalı. Şaşkınlar içinde yazıyorum bu satırları. Sinirimi nasıl atabilirim diye düşünürken kendimi klavyemle başbaşa buldum. Telefon edip konuşursam onunla eğer kalp kırabilirim çünkü. Sinirimin nedenini araştırdığımda kendi içimde, yakıştıramadığımı farkettim ona bu sözleri. Bendeki yeri çok farklı olan bu kişi, o yerde başka yerlere koyamaz kendini, koymamalı. Henüz birbirimizi tam anlamıyla her yönümüzle tanımıyor muyuz yoksa? Her anımızı görememişmiydik henüz? Alışmalımıydım bu duruma? Hayır, böyle bir şey ne olursa olsun ona yakışmıyor, yakıştıramıyorum. Eğlence,mutluluk,sarhoşluk veya sinirlilik,kızgınlık... Hiçbir bahane geçerli kılmaz o kelimeleri kullanmasını. 

İyi ki de yanlışlıkla aradın beni de duydum o sözleri. Arka planda nelerin geçtiğini, bana neler söylediğini ama aslında neler olduğunu. Eve sağ salim geldiğin haberini alsam bu akşam içim rahatlayacak en azından. Sarhoş olduğundan % 100 emin olduğum biri kullanıyor kesinlikle aracı. Zaten o aracın içinde ayık biri bulunmuyordur da. Yüksek ses müzik, havada uçuşan küfürler... Daha ne olsun işte hiçbirini yakıştıramıyorum sana. Olmuyor olmuyor olmuyor. Bunları sen yapıyor olamazsın. Offff şu an hiçbir şey düşünmek istemiyorum. Beni ne kadar üzdüğünün farkında bile değilsin oysa ki. Sen körkütük sarhoşsun ve sarhoş biri tarafından kullanılan bir araçtasın. 

Bu yazıyı sana olan sinirim geçtiğinde kaldırmayacağım blogtan. Çünkü bazı zamanlarda kendi başıma çözmüş olduğum sinir harplerimi nasıl atlattığımı bilmeni istiyorum. Çok sinirliyim gerçekten şu an. Gözyaşlarım süzülürken yanaklarımdan, hakim olamıyorum kendime olumsuz şeyleri aklımdan geçirmemek için. 

Umarım sen beni arayana kadar sinirim biraz olsun geçmiş olur. Kavga etmek istemiyorum. Çok sinirliyim çok. Tahmin edemeyeceğin kadar hem de. Niçin diye soruyor olabilirsin. İçtiğin için mi? Elbette ki hayır. Oraya onun için gittiğini ben de biliyorum. Gece eve geç döndüğün için mi. O da değil. Duyduğum küfürler yüzünden mi. Bilemedin.

Kendini düşünmediğin için. Kendini düşünmediğin gibi, etrafında sana değer verenleri de düşünmediğin için. Senin ne yapıyor olduğunu göremem her zaman. Görsem de görmesem de her ikisinin arasında bir fark olmamalı. Seni aradığımda sessiz bir ortamda konuşup herşey yolundaymış havası vermene, sonra ise beni yanlışlıkla aradığında ise arkadan gümbür gümbür müzik sesleri gelen,sarhoş birinin kullandığı araçta, havada uçuşan küfürler içinde bulunmana kızıyorum. Evet beni yanlışlıkla aradığını farkettim en başında. Ama dinlemeye devam ettim o telefonu. Kapatmadım. Hatalı olabilirim belki. Ama dinlemeseydim farklı bir ortam içinde olacağını düşünecektim. Daha dikkatli davranacağım bundan sonra bazı konularda. Haberin olsun beni çok ama çok üzdün. Sana yakıştıramadım ve eminim ki hiçbir zaman da yakıştıramayacağım. Sen bu değilsin, olmamalısın. Öyle bir ortamda bulunmak sana yakışmıyor, hem de hiç. Umarım bunun farkına bir an önce varabilirsin. Üzülüyorum,hem de çoookk...














23 Mart 2014 Pazar

Ah Biz Kadınlaaarr :)

Tutmadı yine uyku. Bu sefer sorun etmedim bu durumu kendime. Fırsata dönüştürmeyi bildim ve aldım elime klavyemi başladım içimden geçenleri dökmeye sayfalara. 

Bu günlerde tarif edilemez bir duygu kaplamış bulunuyor beni. Nedensiz, sebepsiz ve tarifsiz... Moralsizim son günlerde. Nedendir bilmiyorum. Bu durumum istemeden sana da yansıyor. Seziyorsun bendeki olumsuzluğu. Nedenini araştırmaya çalışıyorsun, öğrenmek istiyorsun. Ahhh bir de ben bilsem de sana söylesem. Yazdıkça yazasım geliyor ve rahatlıyorum böylece. Atmaya çalışıyorum tüm olumsuzlukları beynimden. 

Eski heyecanının kalmadığından korkuyorum. Beni gördüğünde kalbinin hala o günkü gibi çarpmasını istiyorum. Sen hangi gün olduğunu çok ama çok iyi biliyorsun sevgili. 15 Haziran günü, sana uzatmış olduğum su bardağını alırken, sebepsiz yere yanına gelip istemediğin halde 2.peçeteyi getirirken, konuşmak için saçma bahaneler üretirken, tabakları taşımana yardımcı olurken sahip olduğum kalp ritmi olağanın oldukça üzerindeydi. Ne zaman seni görsem başarabiliyorsun o ritmi yakalamamı,ne zaman düşünsem seni gülümsetiyorsun o günkü gibi suratımı, ne zaman özlesem seni hüzünleniyorum Almanya'daki gibi,ne zaman kendimi yalnız hissetsem bir ses bana diyor ki "Sen hiçbir zaman yalnız değilsin,düşünme böyle..."

Benden sıkılmandan korkuyorum. Bir gün gelir de "Eeehhh yeter artık" demenden, sonsuz sevgimde boğulmandan korkuyorum. 

Sanırım mühendis olmasaymışım iyi bir senarist olabilirmişim. Klasik kadın beyni işte. Oluşturuyor birçok senaryo zihinde. Yeni yeni oyuncular farklı rollere bürünüp oynuyorlar beynimin sahnesinde. 

Sonra diyorum kendi kendime:"Oyundu ve geçti gitti Merve. Gerçek olmayacak kadar oyundu. " Unutmaya çalışıp yüzleşiyorum gerçeklikle. Birçok insanın hayalini bile kuramadığı muhteşem hayatıma geri dönüyorum bir süreliğine ayrılmış olduğum yerden. 

Bilemiyorsun şu an. Yanıbaşımdasın ki oysa. Yan binamda atmış olduğun kahkahalar yankılanırken duvarlarda senin için yazılıyor bu satırlar. Kafamı dinlemek istiyorum bir süreliğine. Herşeyden ve herkesten uzaklaşmak, hiçbir şey düşünmemek, beynimi boşaltmak. Keşke reset tuşu olsaydı insanlarda. Şu an o reset tuşuna ihtiyacım var sanırım. 

Neyse biraz daha saçmalamaya devam edersem konu amacından sapacak ve benim dertlerimi döktüğüm bir blog olacak. Hayat acısıyla tatlısıyla birlikte yaşanınca değerli elbet ama sen bu blogu güzel bir günde okuyacağın için şu anki ruh halimi düzeltmekten başka güzel bir durum olamaz sanırım. En iyisi hemen derin bir nefes alıp kendime gelmek, hiçbir şey yokken ortada neden enerjimin düştüğünü düşüneceğime, nasıl eski haline getirebilirim diye düşünmek... 

İşin özü, belki de birbirimizin her halini görebilmiş değiliz şu zamana kadar. Bak bende ara sıra olan moral bozulamalarımın bir sebebi yok işte. Siz erkeklerin de işi oldukça zor sanırım. Aaahhhh bizz kadınlaaaarrr :) :) :) 










20 Mart 2014 Perşembe

Kalbimin baş köşesinin sahibiyle evimizin baş köşesini paylaşmak istiyorum ;)

Bilemiyoruz önümüzde bizi nelerin beklediğini, geçmişte bilemediğimiz gibi bu günlerimizi. Birkaç ay önce bizim için hayal olan durumları şu an yaşayabiliyor olmanın verdiği mutluluğu, şu anda hayalini kurduklarımızın gelecekte gerçek olduğu zamanlar da verebilecek midir acaba? 

İnsan sevdiğini sakınır, korur, kollar her şeyden. Başına bir iş gelmesinden o kadar çok korkar ki, ürkek bir kuş gibidir çoğu zaman. Hele de benim kadar detaycı bir insansa en düşünmemesi gereken şeylerin de yer edinmesine neden olur beyninde. Ama karşısındaki insan da senin gibiyse eğer, bu durumdan onu çekip çıkaran biri olacaktır her zaman yanıbaşında. 

Belli edemez karşısındaki insan her düşündüğünü kolayca. Belki içine atar, söyleyemez. Ama bilir detaycı kızımız bu kişinin her şeyi düşündüğünü, her durumu değerlendirdiğini ve ona göre hareket ettiğini. 

Henüz birbirlerini tanımazken, varlıklarından haberdar bile değilken, geçmişte başka başka kişilerle inşa etmeye çalıştıkları binaların yıkıma uğramasının nedenlerini iyi analiz edebilen bu çiftimiz, birlikte çıktıkları yolda SAYGI ve ANLAYIŞ temelli inşaat çalışmalarına ömür boyu devam edecekler. Bu, hiçbir zaman bitmeyecek bir inşaat olacak. Temeli oldukça sağlam olduğu için üst üste ne kadar kat ekleyebilirlerse ekleyecekler ;) Evet bahsetmiştim, zemin oldukça sağlam. İlk katımız SADAKAT. Bir üst kat komşumuz ise GÜVEN. 3.katımız SEVGİye ait. 4.katımızda AŞK bulunuyor. Sırasıyla HOŞGÖRÜ,SORUMLULUK,EMPATİ yerlerini almış inşaatımızda. Her geçen gün olumlu yönde ilerleyen inşaatımızı hiçbir iş makinesi yıkamaz. Yıktırtmayız :D 

Günümüzde çoğu inşaatın temelinde sıkıntı olduğu için, malzemesi eksik veya yanlış olduğu için sağlam bir şekilde ilerleyemiyor. Bazen ilerliyormuş gibi görünse de en ufak bir artçı sarsıntıda yıkılıyor, yerle bir oluyor, toparlanamıyor. 

Ardından AKUT geldiğinde enkazdan bulduklarının arasında ne anlayış bulunuyor ne de saygı ve hoşgörü. Enkazdan çıkanlar ise kavga, bencillik, aşırı kıskançlık oluyor. Tüm bunlar bir kurt gibi kemiriyor, eksik de olsa bulunan iyi özellikleri de sömürüp yok ediyor. 

Temel sağlam olduğunda ise bir kurt yıkabilir mi hiç koca binayı. Bulunmaz ki sağlam temelli bir binada kötü kurtçuklardan ;) Barınamazlar oradan,uzaklaşırlar veya uzaklaştırılırlar.

İşte 9 aydır sorunsuz, kavgasız, tartışmasız devam eden ve Allah'ın izniyle de böyle devam edecek olan ilişkinin sırrı budur bizce. Olgun beyinler, birbirlerine karşı her zaman anlayışlı ve saygılı olan bir çift...

Sözlerimin sonuna gelirken yazımı şu cümleyle bitirmek istiyorum:
TEK RAKİBİMİZ ALİ AĞAOĞLU :) 









19 Mart 2014 Çarşamba

Depresyon Sınırından Dönüş...

Zordur yalnız yaşamak. Dışarıdan göründüğü gibi toz pembe değil hayat yalnız yaşayanlar için. Hele bir de üzerine farklı sorumluluklar yüklenmiş ise. Başlangıçta hemen hemen her gencin hayalinde vardır yalnız yaşamak, ya da aileden ayrı, serbest,özgür, canının istediği gibi, kimseye hesap vermeden. Bu sebeple çok çekici ve ulaşılmazmış gibi görünür. Veyahut ulaşılması zor, kaybedilmek istenmeyen.

Bu günlerde öyle çok sıkıldım ki yalnız olmaktan. Hiçbir zaman değildim belki yalnız. Etrafım beni seven birçok insan ile doluydu. Uzakta olmaları onların benden kopmuş olduğu anlamına gelmiyordu elbette. Haftada en az bir kez sevdiceğimin yanındaydım. İstisnasız her gün en az 3 4 kez duyuyordum sesini. Babam bir gün arayıp diğer gün aramazsa sanki yıllardır konuşmuyormuşuzcasına atıyordu elini telefona diğer gün.Şimdilik yalnızca anneciğinin karnından sevebildiğim cimcimik yeğenim Alya'mı en kötü ihtimalle 2 haftada bir attığı tekmeciklerle hissedebiliyordum. Öz abim olsa en az bu kadar seveceğim abim her gittiğimde beni eğlendirmeyi başarabiliyordu. İleride ANNECİĞİM diye hitap etmek istediğim güzel insan her gördüğünde beni mutlu etmeyi başarabiliyordu sonsuz sevgisiyle. Daha ne olsundu. Ben hiç yalnız değildim ki. Şükür ki etrafım beni seven bir çok insan ile doluydu işte.

Ama insan öyle bir varlık ki yetinmiyor sahip olduklarıyla, sahip olduklarının değerini kaybedince anlıyor.

Ben son zamanlarda o kadar sıkılmıştım ki sürekli aynı şeyleri tekrarlayıp durmaktan. Hayatımdaki monotonluk akbil gişesindeki görevlide bile yoktu. Eminim o adamcağız bile benden daha atraksiyonlu bir hayata sahiptir.

Yine böyle karmakarışık saçma sapan sıkıntılı düşüncelere daldığım vakit sevdiceğim çıkardı beni düştüğüm bu durumdan. Uzattı elini çekip kurtardı beni. Kendimi iyi hissetmemi sağladı varlığıyla, fedakarlıklarıyla, yaptıklarıyla.

Burada detaylıca anlatmama hiiiiiiççç mi hiiiiiçççç gerek yok. Çünkü sen sevgili eminim ki neler demek istediğimi çok ama çok iyi anlamışsındır. Nelerden bahsettiğimi, neler yaptığını da beni tekrar neşeli mutlu sevinçli Merve haline getirebilmeyi başardığını.

Eğer hatırlamadıysan da şu diyalog hatırlamana yardımcı olacaktır elbet eminim:

E: Aşkım bu kim biliyormusun?( Jose Mourinho'yu göstererek)
M: ( Gayet kendinden emin bir şekilde) Evet aşkım Mancini :D

Seni seven ve daima sevecek olan aşkın Merve....:D

16 Mart 2014 Pazar

Böyle Bir Teklife Kim Hayır Diyebilir Ki??? :D

http://m.youtube.com/watch?v=5_v7QrIW0zY 
Bir şey söylememe gerek yok ki videoyu izlemek yeterli :D
Şimdi aşk zamanıdır,aşk ömrün baharıdır..
Bırak sarhoş olalım,içtiğim aşk şarabıdır ;)

Sonunda Sen,Klavyem ve Ben Buluşabildik :D

         Beni dönem ortasında yarıyolda bırakan bilgisayarım sebebiyle bir süredir uzağım senden. Hislerimi dökemiyorum yazılara. Anlatamıyorum ve yazamıyorum istediğim gibi her şeyi. Dünya ile bağlantım kopmuş gibiydi sanki. Ta kiiii bugüne kadar. Daha doğrusu düne kadar :)  Sonunda süper 3'lü buluşabildi. Sen,ben ve klavyem...

         Dün yani 15 Mart 2014 Cumartesi günü. Geride bıraktığımız koca 9 ay. Birçok ayı daha birlikte sağlıkla ve mutlulukla geride bırakacağız inşallah sevdiğim :) Yanına erkenden gelip bu güzel günü sana hatırlatıp bir kahve içebilmeyi çok istedim ama olmadı.Kısmet nisana artık :D Arada açıp eski mesajlarımızı, Almanya maceralarımızı,atlattığımız zor günlerdeki yaşadığım maceraları anlatan yazılarımı okuyorum. Senin bendeki değeri, sana olan sonsuz sevgi ve saygımı bir kez daha hissediyorum içimde. Aslında yanlış bir söylem oldu bu. Hiç çıkmıyorsun ki yüreğimden. Hislerim bir an olsun kaybolmuyor ki içimden. Sevdiğim adam,ömrümün geri kalanını paylaşacağım insan hep, her anımda nerede olursam olayım her durumda kalbimde. 
     
            17 Şubat 2013 günü meğer hayatımın en değerli günlerinden biriymiş. Kalbimi çalan insanla tanıştığımda ikimiz de bundan bihaber şekilde devam etmişiz yaşamaya. Ta kiiiii 15 Haziran 2013 gününe kadar. O günün değeri bir başkaymış bu çiftin hayatında. Aslında 2 çiftin hayatında :D 

             Bugüne kadar belki de benden hiçbir zaman duymadığın şeyleri duyabilirsin güzel insan. Evet inanamamıştım senin bana yolladığın mesaja. Acaba demiştim. Acaba o da? Gerçekten olabilir miydi böyle bir şey. Hislerime karşılık bulabilmişmiydim ondan? 17 Haziran 2013 Pazartesi günü böyle geçti. Bir yandan mutlu, bir yandan hüzünlü, yarım kalarak ayrıldı bu kız Türkiye'den.

              Seni her an mutluluklara sevinçlere boğmak istiyorum. Hiçbir zaman bıkmadan usanmadan seni mutlu etmek için elimden gelen ne varsa yapmak istiyorum. Yüzündeki gülümsemenin sebebi olduğumu bilmek alabileceğim en güzel hediyedir, emin ol. Çünkü bir insanın mutluluk sebebi oluşundan daha güzel bir şey var mıdır bu hayatta. Varlığı bile seni mutlu etmeye yetebilmeli. 

           Her zaman yanımda olamasan da, yanında olamasam da bilmelisin her şeyim, varlığın benim mutluluk kaynağım, sevmek ve seviliyor olmak en değerli şey. Karşımda her an bana saygı duyan, değer veren biri olduğunu bilmek erişilmez bir huzur veriyor bana.

       Böyle hissederken kolay mıdır çekip gidebilmek. Gidemez ki insan eğer gerçekten böyle hissediyorsa. Tüm varlığıyla o insana aitse nasıl gidebilir ki. Hep bir parçası o insanda kalacaktır gitse bile. Kalbini söküp alamaz. Kalbinden de söküp atamaz o kişiyi. Tamamıyle kendisi kalamaz. Bir parçası onda kalır hep. O yüzden değerlidir işte sevgiler,sevgililer. Böyleleri kolay bulunmaz hiçbir zaman. Buldun mu da bırakmayacaksın. Tutacaksın elinden sımsıkı. İki kişiden biri düştüğünde diğeri kaldıracak onu ayağa. Yol gösterecek gerektiğinde. Hata da yapacaklar ama bunu halletmeyi de bilecekler elbet. Kötü niyet yok ki kalplerinde, olamaz da birbirlerini böyle temiz duygularla seven insanlarda. Olmamalı ya da. Böyle duygular barındıran bir kalp kötü davranışar sergileyen bir bedende kendine yer edinemez, edinmemeli. 
         
           Her zaman duyamazsın belki de bu sözleri benden, ama bilirsin hissettiklerimi,anlatmak istediklerimi. Seviyorum seni deyişimin şeklinden bile anlarsın her şeyin yolunda olup olmadığını, moralim mi bozuk, canım mı sıkkın, mutlu muyum, sarhoş muyum, yoksa gergin miyim, korku dolu muyum. 
   
                Bu akşam facebook mesajlarımızı okudum güzelce,usanmadan. Göndermiş olduğun ilk mesajdan itibaren son mesaja kadar. Bazen unuttuğum bir cümle gördüm orada ben. Demek ki ara sıra okumamda fayda var o mesajları :) BİZ BİRLİKTEYKEN KÖTÜ DÜŞÜNMEK YOK YAAAA YOK demişsin. Bazen unutuyorum bunu sevgilim. Sen yine de bıkmadan bana hatırlatıyorsun bunu ama artık unutmamaya çalışacağım,kendi kendime hatırlatacağım bunu. 

          Saat sabahın 4ü. Yine uyku tutmadı. Bıktım artık yalnızlıktan. Uyurken kolumu attığımda yanıbaşımda sen ol istiyorum artık. Kapıyı anahtarla açmaktan bıktım. Evde birileri olsun beni karşılasın, ben eve erkenden gelip seni karşılayayım istiyorum. Kendi sesimi unutmak istemiyorum,kendi kendime konuşmak istemiyorum, yanımda sen ol istiyorum artık. Her zaman yanımdasın ama gerçekten de yanıbaşımda olmanı istiyorum. REEL'de de yanyana olalım diyorum:) ama yine de halimize çok şükürü demeden bitirmeyeceğim sözlerimi. Ya hiç yanımda olmasaydın, ya seni sevmeme izin vermeseydin, işte o zaman kahrolurdum. İyi ki yanımdasın iyi ki seni seviyorum ve iyi ki de seni seveceğim. Ne olur bunlar ömrümüz boyunca artarak devam etsin sevgili. SENİ ÇOK SEVİYORUM.

2 Mart 2014 Pazar

Öyle Yürekten Seviyorsan, Aklı Başından Atacaksın!

       Sayfalarca yazmaya gerek yok.Bazen tek bir kelime bile dünyalar kadar bir anlam içerebilir.Aşk gibi, sen gibi, biz gibi, biz olabilmek gibi...Söyleyen kısa ve öz olarak söylemiş zaten. http://www.youtube.com/watch?v=UQUA5rrGt48

Lambadan çıkan cin " Dile benden ne dilersen" dediğinde istenecek 3 şeyin 3'ü de SENSİN :)

       Uyanmıştım O'nu görebilecek olmanın mutluluğuyla yeni bir güne. Her zamanki gibi sevinçle kalktım yatağımdan. Her yeni gün yeni bir başlangıç, geri kalan ömrümüzün ilk günü :) Geri kalan ömrümü onunla geçirecek olmanın mutluluğu her günüme dağılmış. O gün de yine böyleydim. Kahvaltımı edip hazırlanmak için odama yöneldim. Bir çocuğun yeni bir oyuncağa sahip olduğu andaki mutluluğu gibiydi mutluluğum. Hiç kayıp gitmesin istiyordum ellerimden. Hiç kaybolmasın, hep benimle yanı başımda olsun. Her şeyimle hazır olduktan sonra seke seke çıktım evden mutlulukla. Sonuçta uzun zamandır görmüyordum ışık saçan yüzünü, pırıl pırıl parlayan gözlerine dalamıyordum bir süredir. Çıktım evden konuştum onunla.Duydum sesini.Ama duymak yetmiyordu.Yanımda olmasını da istiyordum aynı zamanda. Duyduğum sözler karşısında bir anda yıkıldım. Hayallerim, mutluluklarım yerle bir olmuştu. İşte öyle bir günde tanışmıştım bu şarkıyla. Eve gidiyorum deyip, kendimi yere göğe sığdıramamıştım. Öyle üzülmüştüm ki uçsuz bucaksız gökyüzü bile üstüme geliyordu sanki. Eve gitseydim boğacaktı beni dört duvar. Gitmemiştim.Gideceğim demiştim ama gitmemiştim. Ayaklarım beni bu filmi izlemeye götürmüştü. Bir şeyleri düşünmeye belki de düşünmemeye gitmiştim. Böyle karmaşık hislere sahipken izledim bu filmi ben. Ne derlerse desinler ben böyle bir ruh hali içinde izlediğim için çok beğendim filmi. Mutlu sonla biten bu filmden hüngür hüngür ağlayarak çıktım. 


          İşte bu güzel film benim bu güzel şarkıyla https://www.youtube.com/watch?v=x-sZ_w0uZt8 tanışmamı da sağladı aynı zamanda. Bu geceki ruh halimi ben de bilemiyorum. Böyleeee saatlerce müzik dinlemek istiyorum ya da miskinlik yapıp koca gece koltukta oturup film izlemek. Yanı başımda sen olsan keşke. Özledim seni be adam. Belki de yaşayacağımız güzel günleri şimdiden özledim. 

            Her zaman her durumda yanımda olmanı çok seviyorum. Triplerime bile katlanmana bayılıyorum :) Kafam karmakarışık iken beni sakinleştirip mantıklı düşünmemi sağlamanı seviyorum. Detaylarda boğulduğumda beni boğulduğum yerden çıkarıp bütünü görmemi sağlamanı seviyorum. Her zaman yanımda olmana,beni her durumda anlamana bayılıyorum. Aklımda,ruhumda olan sensin be adam. Seviyorum işte seni. Korkmuyorum eskisi gibi.  "A" olacak dediğin bir şeyden artık "Ya Z olursa" diye saçma fikirler çıkarmayacağım. Gerek yok ki bunlara :) Seni seviyorum hem de deliler gibi :) Kimsenin göremediğini biz birbirimizde gördüğümüz için de ömrümüzün sonuna kadar seveceğiz birbirimizi. 
 Kapanışı şu müthiş neşeli ve anlamlı şarkıyla yapıyorum :) https://www.youtube.com/watch?v=XCpGZIUcneE