31 Mart 2014 Pazartesi

Ep gene Trakya bea...

Sevdiğimin gözlerinde gördüğüm yeşil denizi, trakya tarlalarında gördüm bugün. Her zaman güneş gibi ışıl ışıl parlayan o gözler gibi, trakya tarlaları da aydınlık saçıyordu her bir metrekaresiyle. Birkaç ay sonra alabildiğine sapsarı olacak bu tarlalar şimdiden yazın umudunu veriyordu herkese. Özlemişim memleketimi. Doğduğum yer-doyduğum yer kıyaslamasını yapabilmek çok zor benim için. Her şeye rağmen seviyorum Burgazımı. Geceleri kül kokan havasını, sıcakkanlı Trakya insanımı, samimiyeti, sıcaklığını özlüyorum. Ep gene Trakya beaa :)

Her ne kadar Trakyalı olmak bir "Şoparcık" etiketi yedirse de insana, ben o insanların tabiriyle "şopar" olmaktan da çekinmem ki. Günü kurtardıklarında ertesini düşünmeyen, her günleri eğlenceli,dertsiz, tasasız geçen bu insanların yerinde olmayı kim istemez ki. Onlar kadar geniş ve rahat düşünebilmek isterdim. Dertlerimi kafaya takmamayı başarabilmek, oluruna bırakmak...

Ayyaş etiketi de başka bir yönü Trakyalı olmanın. İçkinin bu kadar çok tüketildiği ama bir o kadar da serseriliğin o kadar az olduğu başka neresi vardır ki? Seviyorum işte var mı diyeceğin? :D Seviyorum memleketimi. Her ne kadar gittiğimde can sıkıntısından patlasam da seviyorum. Sevmeye de devam edeceğim. Bulamadım Trakya insanının sıcaklığını hiçbir yerde. Modernliğini, geniş düşünebilmesini...

Gitsem bile çok uzaklara, dönüp dolaşıp özleyip geleceğim yer buralardır. Sıkılırım belki ama köklerim beni her zaman buraya çağıracaktır. İyi ki Trakyalıyım bea, iyi kii ;)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder