25 Mayıs 2014 Pazar

Öğrendin artık. Blogtan haberdarsın. Seviyorum yazmayı. Bazen ağlayarak bazense kahkahalarla gülerek rahatlamak, yerini yazmaya birakıyor son zamanlarda. Kendimi buluyorum yazılarda. Yazdıkça yazasım geliyor. Seni çok seviyorum. Yanımdan hiç ayrılmamanı dilerken, özlüyorum delicesine her saniye. Duyguları doğru ifade edebilmek mümkün olmuyor her zaman. Yazarak bunu sağlayabiliyorum. Nasıl olursam olayım yazdım hep sana. Yalnızlığıma bir çareydi belki bu. Sensizliğimin acısını azaltmaya çalıştım belki bu şekilde. Kandırmak istedim beynimi. Sanki sen varmışsın yanımda zannetsin istedim. Yazarken yazılarımı, sanki seninle konuşuyormuşum gibi hissetsin dedim. Olmadı kandıramadım. Yokluğun yakıyor kavuruyor ruhumu bedenimi. Sensizliğin acısı çok derinden yaralıyor yüreğimi. Özlüyorum yanımdayken bile seni. Seni seviyor olmak çok güzel. Kavuşmak duyguların zirvesi. Ayrılmak dipte hissettiriyor bana kendimi. Nasıl bir şey bu. Hiç kaybetmek istemediğim. Delicesine sevdiğim. Çok değerli, hiçbir şeyle ölçülemeyecek, kıyaslanamayacak, ömür boyunca sürmesini istediğim, herkesin kolaylıkla sahip olamadığı, çok ama çok kıymetli bir şey... Nasıl da şanslıyız aslında. Bulduk birbirimizi çok geç kalmadan. Karşımda bana karşı her zaman anlayışlı, deliler gibi seven, hoşgörülü, sevgi dolu bir adam... Söyle bana ben ne yaptım da karşıma seni çıkardı Allah. Çok kıymetli çok değerli bir şey mi yaptım da ben ödülüm sensin benim. Gözlerine her baktığımda diyorum: aşık olduğum adam işte bu. Delicesine bağlıyım ona. Söküp atamaz yüreğimden hiçbir güç, atmamalı. Sevgim öyle çok ki ona karşı, yıpratmamalı bu sevgiyi. Üzmemeli kimseyi. Daha iyiye taşımalı her şeyi. Haketmeli birbirlerini.

Mezun oluyorum işte. 4yıl önce umutlarla geldi bu kız hayaller şehri İstanbul'a. Dinlemedi kimseyi gitti hayallerinin peşinden koşa koşa. 2010 yılı bize mutluluklar, ayrılıklar, kurtuluşlar, hüzünler yaşattı belki. Kötü sandığımız olaylar mutlulukla sonuçlandı. Şükürlerle dolu zamanlar yaşadık. Stresli günler bitti bir süre sonra. İşte gerçek olmuştu hayaller, yeni bir hayat başlıyordu yeni bir şehirde. Yeni ev, yeni bir yaşam, yeni insanlar, yeni arkadaşlıklar, yeni bir okul. Her şey sıfırdan başlıyordu işte. Geride bıraktıkların gelmiyordu peşinden. Hüzün dolu, ayrılık dolu zamanlar kötü şeyler değildi.

Bardaktan boşanırcasına yağan yağmurlu bir eylül gününde kayıt olmuştu bu kız okula. Yağan yağmur getirmişti bereketini bu kızın yaşamına. Her şey yolunda gidiyordu işte. Hayaller bir bir gerçeğe dönüşüyordu yavaş yavaş. Geçen yılların çabukluğu şaşırtıyor beni. O yılları yaşarken hiç gelmeyecek zannediyorduk mezuniyet. Hiç atamayacağız o kepleri başlarımızdan, hiç giyemeyeceğiz cübbeleri, hiç alamayacağız kırmızı kurdeleli diplomalarımızı elimize. Sonu olmayan bir başlangıç mı yapmıştık ki biz. Şimdi ise yıl 2014. 4 yıl önce diyordum kiii: ohoooooo mezun olmama çook var 2014 olacak da ben mezun olacağım. Şimdi geldi çattı işte. Geriye dönüp baktığımda ne de çabuk geçmiş zaman diyorum. Ne olur önümüzdeki yıllar da, senle kavuşacağımız yıllarımız da çabucak gelsin. Gelsin ve ben yine diyeyim. Yıllardan 2014 tü ve ben sana hiç kavuşamayacakmışım gibi zannediyordum oysa bak ne çabuk geçti zaman, artık hiç ayrılmamacasına beraberiz diye. Gelsin o zamanlar. Hayatıma girdin 17 Şubat 2013 günü. 15 Haziranın yeri apayrı bizde. Bak bugün 25 Mayıs. Ne de çabuk geçiyormuş zaman. 23 oldum. 26 oldun. Hayat hissettirmese de geçen yılları, kimliklerimiz bağırıyor bize yaşlarımızı. Hareket geç diyor, atıl artık bir şeyler yap. Sev, sevil, değer ver, mutlu et, böylece çook daha fazla mutlu ol, güldür, sevindir, zaman ayır sevdiklerine, geçici şeylere önem verme, gözünü kapadığında fani dünyaya, gönül rahatlığıyla aç gözlerini diğer dünyaya. Geride bıraktıkların unutulmasın, öyle değerli şeyler bırak ki hatırlasın yıllar geçse de insanlar seni. Faydalı ol herkese. Sorumluluk al. Büyüdün artık, çocuk değilsin. Fark et bunları. Eğlen aynı zamanda, sıkma canını hiçbir şey için, her şeyi akışına bırak ve anı yaşa. Hiçbir şey önemli değil tüm bunlardan. Güven dolu, sadakat dolu, dürüst insanlar çıktıkça karşına ne istersin ki başka bu dünyada.  Niye problem edesin ki ufacık şeyleri, mutlu yaşamak varken. Basiti varken birşeyin, niye karmaşıklaştırasın ki olanları, nşye bulandırasın ki kafanı.

Senin aramanı beklerken farketmedim saatin nasıl ilerlediğini. Yazmışım yine satırlarca. Yazacağım bıkmadan, usanmadan. Seni hiçbir şeyle kıyaslayamayacak kadar çok seviyorum.
















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder